Danganronpa/Zero Bölüm 11

“…Hm?”, kız boynunu yana eğdi.

“…Hm? Hm? Hm?”, Junko Enoshima boynunu asaletle yana eğdi.

“Hmmmmm… Geri gelmem falan çok iyi oldu, tamam da… neler oluyor burada?”

Çömelmiş halde durduğu yerden salınarak ayağa kalktı. Tam da gözlerinin önünde bir şey vardı. Bir insan cesedi. Bir adam, boynu ve kolları garip bir şekilde bükülmüştü.

“Um… Hadi bakalım. Bu adam… ” Büyük bir olayı çözmek üzere olan usta bir dedektif gibi poz vererek elini çenesine götürdü, ve gözlerini sımsıkı kapadı. Kısa sürelik bir kararsızlıktan sonra, Junko Enoshima aniden sesini sevinçle yükseltti. “Ah, hatırlıyorum! Doğru, doğru, adı Madarai’ydi! Bu arada, ne kadar da şapşalım… az önce öldürdüğüm kişinin adını unutmak… Umarım o kızın unutkanlığı bulaşıcı değildir. Şaka şaka! Aha! Ahahahahaha!”

Enoshima’nın kahkahası gecenin karanlığında yankılandı, ve sanki o karanlığı bile bastırdı. Sanki orada ondan birkaç tane vardı, ve koro halinde kahkaha atıyorlardı.

Ama, hemen sonra, kahkahası sona erdi. Sanki kahkaha atmaktan yorulmuş gibi yüzü düştü.

“Şimdi bir de kayıp olan diğer ceset problemi var… Cidden o yaşlı bunak nereye kayboldu acaba…?”

Aniden, tekrardan kahkaha atmaya başladı. Yüzünde büyük bir gülümseme vardı, sanki şimdi de bir anda somurtkanlıktan bıkmış gibi.

“Yani, nereye kaybolduğunun çok da bir önemi yok gerçi, değil mi? Upupu, ben plan planlamakta umutsuzluk-tetiklercesine harikayım!”

Deklaresi sona erdiği an, yüzü tekrar asıldı.

“Ama, planlarının her seferinde başarılı olması da sıkıcı oluyor… Bu kimin hatası? Acaba biri sorumluluk alacak mı artık?”

Yüz ifadesi ağzından çıkan her cümleyle farklı bir hal alıyordu, ve hiçbiri de yapmacık değildi. Her seferinde gerçek hislerini yansıtıyordu. Umutsuzluk-tetikleyen kaprislilik – bu kız tam olarak bundan ibaretti. 

“Süper Liseli Umutsuzluk”, Junko Enoshima.

Yüzündeki ifade halen asık iken, Enoshima Madarai’nin ölü bedenine doğru hızla yanaştı. “Bu senin suçun, biliyorsun. Al işte!” Ayağının ucuyla Madarai’nin gövdesini dürttü. “Hey, bir şeyler söyle! Bir insan nasıl olur da bu kadar kolay ölebilir?! En azından planlarımı bozmaya çalışmak için az da olsa çaba sarf etmeliydin! Nasıl böyle bir şeyden umutsuzluğa düşebilirim ki?!”

Tam o noktada, aniden sesini değiştirdi. ” A… Acıyor! Özür dileriiiiimmmm!”, şu an ölü olan Madarai’nin sesini taklit etti, sanki hastalıklı bir vantrilok gösterisi sunuyordu. “Enoshima-sama! Lütfen beni affedin!” Bir taraftan aşırı-dramatik, gülünç sesiyle konuşurken bir taraftan da cesedi tekmelemeye devam etti. Cesedin ağzından koyu-kırmızı sıvılar aktı. “İntihar edip tövbe edeceğim, lütfen beni affedin!”

Enoshima normal sesine geri döndü. “Ama bunu yapamazsın! Sen zaten ölüsün!” Espirisinin en can alıcı cümlesini söyledikten sonra, Madarai’nin yüzüne sertçe bastı.

Şlaps. Bir şeyin çatırdadığına dair kalın tok bis ses havada yankılandı.

“Upupupupupupupupupupupupupu!”

Enoshima yüksek sesle hoyrat bir kahkaha patlattı, sanki tek kişilik gösterisi hayatında gördüğü en komik şeymiş gibi.

Buna rağmen, bir süre sonra ondan da bıktı, ve yüzündeki ifade tekrardan orijinal haline geri döndü.

“Pekala… Sanırım şu acınası kız kardeşimi arayıp buradaki temizlik işlerini bir an önce halletmesini istemem gerek.”

— İlk olarak, bu pis cesedin icabına baktıracağım.
— Daha sonra, kulubenin içini de temizlemesi gerekecek.

“Ve en sonunda, Ryouko Otonashi-chan’ı çok sevgili erkek arkadaşına götüreceğim, ve buradaki işim bitmiş olacak!”

Acilen halledilmesi gereken planlarını kendisine onaylayan Enoshima sanki komik bir şey hatırlamış gibi tekrar kahkaha atmaya başladı.

“Upupupupupupupupupupupupupu!!”

Gökyüzüne bakıp kollarını iki yana açarak yine hoyrat ve görkemli bir şekilde kahkaha attı. Acımasız, tüyler ürpertici tiz kahkahası gecenin karanlığında yankılandı. Kahkasında ne bir ahenk, ne bir gereksinim ne de bir acıma duygusu vardı.

Bu tam anlamıyla “Süper Liseli Umutsuzluk” Junko Enoshima’ydı.

Danganronpa/Zero Bölüm 9

33axkat

Madarai bir neticeye vardı. O not defterinde gizemli bir şeyler yatıyordu.

Evet, öyle olmalı. Önsezi diye bir şey olamaz. Yakalandığında başına kötü şeyler geleceğini bile bile ısrarla o not defterine bir şeyler karalıyor — bu demektir ki sırrı o defterde saklı. Madarai avının sırrının ne olduğunu tahmin edemiyordu, ama avının bir sırrı olduğundan emindi.

— Bu demek oluyor ki, eğer o defteri elinden kaparsam her şey istediğim gibi olacak. Okumaya devam et

Danganronpa/Zero Bölüm 8

33axkat

— Geleceği görmek?

Sanırım şu an tam da bunu düşünüyor olmalı, fakat öyle bir şey yok, elbette. Hayır yani, muhtemelen dünyada bir yerlerde böyle bir şey vardır – en azından, ben bazen rüyaların bir anlamı olduğunu düşünmek isterim – ama böyle klişe bir gücün böyle tehlikeli bir durumda benim içimde ortaya çıkması kadar saçma bir şey olamaz… Yani sonuçta, bu bir çizgiroman değil.

Hayır yani, önsezi gibi olağandışı bir şey değil bu —

Bunlar sadece tahmin. Okumaya devam et

Danganronpa/Zero Bölüm 7

33axkat

Ishhiki Madarai koşarken kendi kendine fısıldadı, “Bu, gerçekten tuhaf bir kız”.

Dikkatli olmadığı için değil, tam aksine – tam da bu nedenle altedildi. Davranışlarından onun böyle kaçacağını tahmin edemezdi, fakat, geç anlasa da; kaçmasının çok doğal bir hareket olduğunu fark etti.

Köşeye sıkışmış bir fare kediyi ısırır, ya da deyimde böyle der. Fakat gerçekte, bir kediyi ısıracak bir fare bulmak çok zordur. Ciddi şekilde yaralandıklarında, zar zor hareket edebilirken, ve tamamen köşeye kıstırıldıklarında bile, bir farenin ilk düşüncesi yine de kaçmaya çalışmak olacaktır.

Bu farenin doğasıdır çünkü.

Ve topuklayıp kaçan bir kız da aynıdır. Diğer bir deyişle, kaçmak onun doğasında var. Okumaya devam et

Danganronpa/Zero Bölüm 6C

33axkat.pngNot: Kaldığımız yerden devam ediyoruz. Hatta bir önceki kısımdan son cümleyi de hatırlatma amaçlı ekliyorum.

Evet evet, kaçıp kurtulmalıyım!

Sonunda bu basit kanıya varınca, hemen diğer tarafa döndüm, tüm gücümle yerden kuvvet alıp, tehlikeden kurtulmak için koşmaya başladım.

Neredeyse hemencecik, kendimi Enoshima-san ile kafa kafaya çarpışır buldum.

“Nasıl – ?!”

Kıçımın üstüne düştüm. Öyle sert yere çarptı ki tüm bedenim bir anda uyuştu sanki. Yukarı baktığımda, Enoshima-san yolda oturmuş, önümü kesiyordu. Haraket ettiğini bile görmemiştim, ama ben daha koşmaya bile başlamadan arkamda belirmişti.

Okumaya devam et

Danganronpa/Zero Bölüm 6B

Not: Bir önceki bölümde kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bundan sonra bir bölüm daha olacak.

O gözleri gördüğüm anda, beynimde tehlike çanları çalmaya başladı. Bedenimin her hücresi bana oradan kaçmamı söylüyordu, ama aynı zamanda direnmenin kaçınılmaz olduğu umutsuzluk dolu bir fikre kapılmıştım. En nihayetinde, orada mıhlanmış gibi hareket edemeden, donakalmıştım. Okumaya devam et

Danganronpa/Zero Bölüm 6A

33axkat

Not: Bu bölüm epey uzun olduğundan bölmeye karar verdim. Bu ilk parçası. 

Ne yaptığımı anlayana kadar, gözlerimden yaşlar süzülüp, burnum akar halde kendimi koşar buldum. Koşarken, not defterime olanları yazmaya çalışıyordum. Ama, neden koştuğumu bile unutmuştum. Yavaşladım, ve defterimde yarım yamalak yazdığım notlarıma baktım. Yazdıklarımı okuduğumda, az önce olanlar beynimde tekrardan canlandı ve –

“KYAAAAAAAAAAAAAAA!” Okumaya devam et

Danganronpa/Zero Bölüm 4

Laboratuvardan çıktıktan kısa bir süre sonra, Yasuke Matsuda görüntüsünden resmiyet kokan heybetli bir kapının önünde durdu ve kendine çeki düzen verdi.

Neden bu kadar gerginsin? Kendiyle alay etmek istedi, fakat aynı zamanda gerginliğinin kaçınılmaz olduğunu anladı. Umudun Zirvesi Akademisi’nin iç kısmındaki özel bölümlere, yani personel binasına ilk defa adımını atıyordu. Kampüsün doğu yakasında, öğrencilerin girmesinin yasak olduğu tek binaydı, ve tam da tahmin ettiği gibi – içeri girdiğinde, yol boyunca onu durduran öğretmenlere durumu izah etmeye çalıştı. Fakat, sadece bu sadece başlangıçtı, aslında gitmesi gereken yer girmesi yasak olan bu binanın içindeki özel bir yerdi.

Yasuke Matsuda başını kaldırdı ve önündeki kapıya baktı. Okumaya devam et